Tag: Pocket

2016 Pocket Okuma-ma İstatistiklerim

Bilenler bilir, internette kaydettiğiniz makaleleri arşivleyip istediğiniz zaman okumanızı sağlayan Pocket diye bir uygulama/servis var. Ben de bu servisi uzun süredir kullanıyorum. Sağolsunlar geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yıllık performansımızı rakamlara dökmüşler.

Sonuçlara geçmeden önce Pocket’tan vazgeçemediğimi, halen ücretli abonesi olduğumu ama dönüp bir şeyleri okuma konusunda kötü olduğumu söylemem lazım. Zaten görenler olmuştur, Twitter’da dönem dönem serzenişte bulunuyorum (hepimizin adına).

Gelelim sadede. Aşağıda geçen yılla karşılaştırmalı olarak Pocket 2016 okuma-ma istatistiklerimi bulabilirsiniz. Eğer sizinkini paylaşırsanız* benim de kıyas yapma şansım olur.

  • En çok okuyan yüzde 5‘lik dilimdeyim. Geçen yıl da aynıydı.
  • 2016’da 588.394 kelime okumuşum. Pocket, 13 kitaba denk diyor ki sayfa başına 250 kelimeden hesaplarsak 2353 sayfa ediyor. 2015’te 750 binden fazla kelime okumuştum (16 kitaba denk). Bu arada Pocket dinlediklerimizi de okumaya sayıyor mu emin değilim.
  • Kendi çevremde okunan ortalama kelime sayısı 616 bin. Geçen sene 639 binmiş. Bu sene kendi çevremde bir sıra atlayarak 4. sıraya yükselmişim. Dilerseniz Pocket’da paylaşımlarımı takip edebilirsiniz; getpocket.com/@firatdemirel
  • Geçen sene en çok okuduğum konular: Teknoloji, İş Dünyası, Etkinlikler, Girişimler, Verimlilik iken bu sene liste Teknoloji, Etkinlikler, İş Dünyası, Girişimler ve Bilim olarak değişmiş.
  • Pocket bu sene benzer profil önerisinde bulunmamış maalesef.
  • Kaydettiğim en popüler 5 makaleyi yazmaya gerek yok. Dilerseniz 2016’nın en popüler içeriklerini şu sayfada görebilirsiniz.

Önemli Hatırlatma: Kaçıranlar için Instapaper’ın artık tamamen ücretsiz olduğunu da paylaşayım. Şu anda Pocket içeriklerini aynı şekilde Instapaper’a yönlendiriyorum. Instapaper’ın Pocket’tan farklı olarak hızlı okuma diye güzel bir özelliği var.

*Pocket okuma istatistiklerimi nasıl görürüm?

Kendi istatistiklerinizi görmek için hesabınıza girip getpocket.com/stats/2016 sayfasını açmanız yeterli.

Productivity Pack – İndirimli SaaS Paketi

Ekran Resmi 2016-04-06 17.49.33Üretkenliği artıran çok sayıda ücretsiz uygulama var. Fakat genelde ücret ödediğinizde daha fazla özellik ve üretkenlik satın almış oluyorsunuz. Tabi bazı uygulama/servislerin ücreti hiç de az değil. Productivity Pack de işte bu makas açıklığını kapatmayı hedefliyor.

Productivity Pack,  6 farklı uygulama/araç için yüzde 85 fiyat avantajıyla yıllık abonelik satan bir kampanya paketi. Paketin fiyatı 70 dolar (69,99) ve içinde şunlar var;

  1. Pocket Premium
  2. Wunderlist PRO
  3. LastPass Premium
  4. Quip
  5. DO
  6. UberConference
    + 12 haftalık The New York Times Digital Erişim Aboneliği

Genel olarak bakıldığında kârlı bir paket olduğu için paylaşmak istedim. Fakat şahsen almadığımı da belirtmeden geçmeyeyim.

Neden derseniz, daha önce Wunderlist Pro’ya 1 yıllık (indirimli) abone olmuştum ama işime yaramadı. Severek kullandığım Pocket‘ın Premium aboneliğini ise yıllık 45 dolar yerine 24 TL’ye almanın bir yolunu bulmuştum. LastPass dışındakiler ise tek başıma anlamlı olmayan ürünler. 😉

2015’te Pocket’ta Ne Kadar Okudum?

Kendime ilk meydan okumam: Sosyal ağ uygulamalarına veda

2015’te yapmak istediklerimden biri de en büyük düşmanım olan ‘kendime’ meydan okumaktı. Bu ay başından beri yapmaya çalıştığım meydan okumayı nihayet yazıyorum.)

Öncelikle konuyu bilmeyenler için ‘kendine meydan okumanın tanımından bahsedelim. ‘Güçlü bir alışkanlığı belirli bir süre (1 hafta/1 ay) terketmek veya sürekli yapması zor olan bir aktiviteyi düzenli olarak yapmak.’ şeklinde tanımlanabilir, ben ise ‘tembelliğe ve zaman kaybına karşı bir direniş‘ olarak özetliyorum. Kısa veya uzun vadeli bir direniş. Bu yazdığım uzun vadeli.

Ne yapıyorum?

Sosyal ağların mobil uygulamalarına veda ediyorum. Facebook uygulamasını zaten kullanmıyordum. Instagram uygulamasını da bir yükleyip bir kaldırıyordum. Linkedin‘de kararsız kaldım ama onu da kaldırdım. Yine bir gün Twitter’a takılmışken, bu işe bir dur demek gerektiğine karar verdim ve en çok kullandığım Twitter uygulamasını da kaldırdım ve bunun bir meydan okuma olduğuna karar verdim.

Aslında Twitter’da az sayıda kişiyi takip etmeye çalışan ve bilgi bombardımanından kaçmaya çalışan biriyim. Son zamanlarda biraz fazla kişiyi takip edince (şu anda 354) bir çok kişiyi sessize aldım, herkesi sessize almayı bile düşündüm.

Çok önceleri kişisel paylaşımları ilgimi çekmeyen Serdar Kuzuloğlu’nun sadece blogunu takip etmek amacıyla @Mserdarkblog hesabını bile açmıştım. Twitter’ın ve Instagram’ın hayatımızdan ne kadar çaldığını gerçekten hayal bile edemeyiz. Sonuçta öğrendiğimiz de gereksiz tonlarca şey. Arada bazı iyi şeyler de çıkmıyor değil;

Amacın nedir kuzum?

Amacım mobile takılıp kalmaktan kendimi kurtarmak, ‘gereksiz taramaları kaçınmak’ ve o süre içinde daha faydalı bir şeyler yapmak. Pocket‘a attıklarımı okumak ve benim için esas olan e-posta, blog ve RSS üçlüsüne daha fazla vakit ayırmak istiyorum. Mobilden kopunca bilgisayarda da sosyal ağlara harcadığım vakti azaltacağımı umuyorum. Diğer blog yazılarına ilişkin fikrimi Twitter’da değil, o blogda yorum olarak paylaşmak istiyorum. (Bkz: Ne güzel yorumlardık eskiden.)

Her ne kadar çok etkisi altında kalmasam da, bildirim çılgınlığına (RIP Gigaom) da dur demiş oluyorum.

Tabii bir de bilgisayarı açmadığım her an hayata daha fazla vakit ayırmış oluyorum.

Ya bir şeye bakmak, ‘tweet’ atmak istersen? Ya bir şey kaçırırsan?

Bir elim Twitter’a uzanabilsin diye Hootsuite‘yi indirmiştim ama onu da kaldırdım. Buffer ile sosyal ağlara arada bir ileti göndermeyi sürdürüyorum.

FOMO‘dan muzdarip değillim artık.  Çok lazım olursa mobil tarayıcımdan (Firefox) girebilirim ama önemli bir şeyi kaçıracağımı sanmıyorum. Gerekirse Instagram’ı yükleyip kaldırabilirim ama elinizin altında bir uygulama olmayınca ilk anda paylaşmayı düşündüğünüz şeylerin aslında gereksiz olacağını anlıyorsunuz. Twitter için de bu böyle. Askerdeyken dünyanın bensiz de döndüğünü ve kaçırdıklarımın çok önemli olmadığını pekala gördüm.

Sosyal medya orucu yapmıyorum. Bir hafta bırakıp yine gelmek, spora bir hafta gidip bırakmak gibi bir şey. Bu yaptığımın işe yarayıp yaramadığını okumaya ve yazmaya ayırdığım sürenin değişimiyle ölçeceğim.

Buraya kadar okuduysanız, saygılarımı sunuyorum.

*Ahmet Alpat’ın meydan okumalarına bakınca görmüştüm, Matt Cutts’ın ‘30 days challanges‘ listesi almış yürümüş. Önümüzdeki dönemde faydalanmaya çalışacağım.