Ne yani, Dünyayı Bilim İnsanları mı Yönetecek?

“Sözgelimi 80 milyonluk Rusya’da kaç tane ciddi bilgin vardır sizce? Bilimsel gevezelikler yapan belki binlerle ifade edilebilir fakat gerçek bilimsel bilgi sahipleri olsa olsa birkaç yüz kişiden İbarettir. Yani şuna benzer bir durum çıkıyor ortaya: Eğer bilim hayatın yasalarını belirliyorsa, o vakit insanlığın büyük çoğunluğu, milyonlarcası birkaç yüz bilginin idaresine tabi olacaktır.

Aslında bu sayı daha da azdır, çünkü bir bireyi toplumu yönetmeye muktedir kılan herhangi bir bilim değil, bilimlerin bilimi, bilimlerin en itibarlısı olan, önde gelen bilim adamlarınca diğer bilimlerin öncül bilgisi sayılan sosyolojidir.

Rusya’yı bir kenara bırakın, bütün Avrupa’da bile kaç tane böyle bilgin var? Yirmi, bilemediniz otuz! Ve bu yirmi-otuz bilgin dünyayı yönetecek! Şu saçmalığa, şu iğrenç despotizme bakar mısınız?

Bu otuz bilgin muhtemelen ilkin kendi aralarında dalaşacaklar ve olur da birleşebilirlerse bu bütün insanlığın ayvayı yemesi anlamına gelecektir. Bir bilgin doğası gereği her türden entelektüel ve ahlaki çürümeye meyillidir, fakat esas kötü huyu bilgisini ve zekâsını bulunmaz sanmak ve geri kalan cahillere aşağılayarak bakmaktır.

Bir kez yönetmesine izin verin, en dayanılmaz tirana dönüştüğünü göreceksiniz. Çünkü bilgin kibrinden daha iğrenç, kötü ve baskıcı bir başka şey yoktur. Çok bilmişlerin köleleri olmak; insanlık adına ne berbat bir kader! Dizginleri onların eline bırakırsanız, şimdilerde bilim adına yaptıkları deneylerde kullandıkları tavşan, kedi ve köpeklerin yanına insan toplumunu da ekleyivereceklerdir.

Bilginler faydalıdır, bu tamam; ama onlara toplumsal ayrıcalıklar tanınmamalı, inançlarını, fikirlerini ve bilgilerini üretip yaymak özgürlüğü dışında haklar tanınmamalıdır. Bu onların akli ve ahlaki özgürleşmeleri için de gereklidir.
Bilimin sürekli birkaç kişinin tekelinde kalmayacağı, elbet herkesin bilimle değinebileceği günlerin geleceğinden dem vurulacaktır.

İyi ama o günler o kadar uzak ve o kadar büyük toplumsal altüst oluşlara bağlı ki. O güne dek yazgısını bilginlerin, bilim papazlarının eline bırakacaklar kimlerdir? Madem öyle niye yazgımızı Hıristiyan papazların elinden kurtarmak İçin bu kadar uğraşıyoruz?”

Ben demiyorum bunları, anarşizmin babalarından Mihail Bakunin 1800’lerde Devlet ve Anarşi adlı kitabında yazmış. Bir kenarda dursun istedim.

Güncelleme (28.09.2015): Dominique Lecourt’un Bilim Felsefesi kitabında Alman filozof Heidegger’in aşağıdaki sözüne yer veriliyor. Bugün yaşasa ne derdi acaba?

Bilim düşünmez. Düşünmez, çünkü onun yaklaşımı ve yardımcı araçları onun düşünemeyeceği – düşünürler gibi düşünmeyi kastediyoruz- şekildedir.

– Martin Heidegger (1889-1976)

Comments

Tevfik Uyar says:

Bilim insanının despotizmini kalan herkesinkine tercih ederim. En azından inançla, ideolojiyle, dogmayla değil, veriyle hareket edecektir. Gerçek Bilim insanı ad hominem yapmaz, kişinin diline, dinine, ırkına, tahsiline bakmaz, her kim olursa olsun sunduğu argümanın öncüllerine, dayandığı verilere bakarak muhakeme eder.

Bakunin hiçbir tutarlı zemine oturtamadığı ideolojisinin faturasını bilim insanlarına çıkarmasın. Dünya’da iyi veya kötü, gerçeği tarafsızca tartışmaya bilim kadar gayret eden başka bir kurum yok.

[…] sektöründe blog tutan 50 kişi – Pazartesi sendromunu yok edecek tavsiyeler – Ne yani dünyayı bilim insanları mı yönetecek? (kitaptan […]

Leave a Reply