Yaklaşık 1,5 aydır her gün en az 50 kelimelik bir şeyler yazıyorum ve dün Hasan Yaşar da yazmaya başlayacağını açıklayınca, istikrarımın bir etkisini daha görmüş oldum. Aslında beni yazma konusunda harekete geçiren şeylerden biri de Hasan’ın paylaştığı “Günde 1000 Kelime Yazmak Hayatımı Nasıl Değiştirdi” başlıklı yazıydı. Keza yazmaya başlamamızın görünmeyen sebebi de aynı şey.
Evet, geriye dönüp baktığımda işin özünün – Hasan’ın da bahsettiği gibi – bahaneleri geride bırakmaktan ibaret olduğunu görüyorum. Kimse bize yazmamız için hayalini kurduğumuz rahatlığı sunmadı, sunmayacak da. Rahata kavuşsak bile rehavete kapılıp zaman katili olmaya devam edeceğimize şüphe yok. Zamanı yavaşlatmak ve günü uzatmak asla mümkün değil. Her şeye rağmen tek çıkar yol, mevcut koşullar dahilinde ilerlemeye çalışmak.
Sözün özü, bahaneleri bırakmak için en uygun gün, bugün. Dün geçti, yarın diye bir gün yok. Michael Jordan nasıl ‘Majesteleri’ oldu sanıyorsunuz?
Comments
İçerik yazamamak diye bir bahane olsa keşke.. ama yok. İnsan azmi nasıl yola koyulduysa öyle devam eder. Sizin ki de öyle, kendinize bunu inandırdınız ve şimdi bunu uyguluyorsunuz. Azminiz hep böyle öncül olması dileğiyle.. Hatta içerikten ziyade, sunumlar & videolar da üreterek diğer yazarları / yazar adaylarını hırslandırabilirsiniz 🙂 Sevgiler.