Sürekli yaptığımız şey neyse, biz o'yuz. O halde, mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır. – Aristoteles
— Fırat Demirel (@firatdemirel) September 3, 2016
Aristoteles’in söylediğine inanıyorum ve bir şeye kuru kuruya inanmanın yeterli olmadığını da biliyorum. Zaten işin zor kısmı da burada başlıyor. Bir şeyi alışkanlık haline getirmek, mükemmelliğe giden kapıyı aralamak gerçekten çok zor. Lafı uzatmadan başlıktaki soruya dönelim; Kişisel bir hedefi 6 ay boyunca, bir gün bile sektirmeden nasıl yapabildim?
Herkesin farklı yanıtları olabilir. Ben 2 farklı soru üzerinden yanıt vereceğim.
1. Gerçekten yapmak istiyor muyum?
Bir şeyi istemekle, o şeye önem atfetmek farklı şeyler. Ne kadar önem versek de gerçekten istemiyorsak harekete geçmiyoruz. Sorsalar hepimiz çalışmanın önemli olduğunu söyleriz ama İhsan Fazlıoğlu‘nun dediği gibi “Çalışmamak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz.” Veya kitap okumanın önemine hepimiz inanırız ama bizim için “Kitap okumak insan öldürmekten zordur.” (detay)
Kısacası önemli gördüğünüz bir hedef bulmak yetmez. Gerçekten istediğiniz bir hedef seçmelisiniz. Bu soruya yanıt vermeden ikinci soruya geçseniz bile hedefinizi uzun süre sürdürebileceğinizi sanmıyorum. Kendimizi kandırmaya gerek yok.
2. Bu iş ne kadar zamanımı alacak?
Ben hayatı zaman ve mutluluk/huzur koordinatlarına göre okumaya çalışıyorum. Dolayısıyla her şey bu iki düzlem arasındaki durumuna göre değer kazanıyor ve sanırım uzun vadeli işlere alışmamız pek kolay olmuyor.
Eğer size 15 yıl boyunca günde 24 saat çalışma karşılığında 10 milyon dolar ve sonra da emeklilik sözü versem kabul eder misiniz? Elbette kabul etmezdiniz. Bu savunulması imkansız bir iddiadır. – Tim Ferris / 4 Saatlik Hafta
Üstelik önümüze konulan uzun vadeler giriş bariyerini yükselttiği gibi, bir teoriye göre işi bitirme süresini de olumsuz etkiliyor. Sanırım bunu yaşamayan yoktur.
Parkinson Yasası: Bir görevin önem ve güçlüğü, onun tamamlanması için tanınan süreye göre artacaktır.
Dolayısıyla bir işi mümkün olan en kısa sürede bitirmek alışkanlık geliştirmenin hassas bir noktası. Yani ne kadar zaman alacağını bilmediğiniz, uzun sürecek bir hedef seçmekten kaçının derim. Süre uzadıkça araya girecek dikkat dağıtıcıların sayısı ve bunlardan birine takılma şansımız hiç şüphesiz artacaktır. (Bkz: Pomodoro tekniği)
Nihayetinde ben üstteki iki kritik soruyu esas alarak, kendime seçtiğim 10-15 dakikalık küçük (görünen) bir hedefi hiç sektirmeden 6 ayı aşkın süredir (200 günü geçmiştir) yapıyorum. Daha önce kullandığım alışkanlık geliştirme uygulamasında (7 Weeks) kesintisiz sürdürdüğüm tek iş bu oldu. En sonunda uygulamayı da kaldırdım. Sanki beynimde tamamlanması gerken bir boşluk var ve onu doldurup rahatlıyorum. Saat gece yarısını geçse de ‘Hadi ama dostum, sadece 10 dakika.‘ diyerek kendimi ikna edebiliyorum.
Üstlelik son 10-15 gündür bu bahsettiğim hedefi 2 katına* çıkarmış durumdayım. Eskisinden zor olsa da hala fazla vaktimi almayacağımı biliyorum ve çok şükür sektirmeden devam ediyorum.
Özetin özeti / tl;dr
Sizin de sürekli yapmayı istediğiniz hedefleriniz vardır. Şimdi onlardan hangisini gerçekten yapmak istediğinizi düşünün ve kısa süreli olarak yapmaya başlayın. Sadece 15 dakika ayırın. Günüzün 1/96’i eder ama uzun süreli etkisi çok daha büyüktür. Damlaya damlaya göl oluyor gerçekten. Şahsen ben bu taktiğin işe yaradığını gördüm ve bu şekilde yeni alışkanlıklar edinme peşindeyim. Gelişmeleri paylaşacağım.
*Eğer bilmiyorsanız Barış Özcan’ın “ikiye bölme kuralı“na göz atmanızı tavsiye ederim. Bu yöntemi daha önce de sürekli yazı yazmak için kullanmıştım ama bu kez işi tersine çevirdim.
Görsel Kaynak: Pexels
Comments
Hedefin neydi?
Şahsi bir mesele diyelim. 🙂
Hedef her gün yazı yazmak mıydı? 🙂
Yok, değildi. 🙂