Bot ile Kep Arasına Sıkışmak

2014 sonunda askere gittiğimde nöbet mangasına girmiş ve bir zombi haline gelmiştim. Dördü gündüz dördü gece olmak üzere her gün 8 saat nöbet tutuyor, 10 saat boyunca da karakolda hazır kıta bekliyordum (arada uyuduğumuz da oluyordu).

O uzun gecelerden birinde, kendimi bir asker arkadaşla şakayla karışık güreşirken buldum. Bir yanda gözetlememiz gereken mühimmat deposu, diğer yanda biz. Absürt bir durumdu ama sonuna kadar gerçekti.

Biraz sonra bizi izleyen nöbetçi uzman çavuş karanlığın içinden çıkınca Marshall Planı‘ndan kalan tüm bombalar üzerimde patlamış gibi hissettim.

O uzman çavuş, beni ve diğer arkadaşları biraz azarladıktan sonra ‘Bot ile kep arasına sıkışmayın’ diye bir laf etti. İlk kez duymuştum ve değerini zaman içinde daha iyi anladım.

Sahiden de askerde hayatı çok daralttığımız, şuradaki tabirle ‘beynimizi poşetleyip nizamiyede bıraktığımız’ zamanlar oluyordu. O sahne de bunun net bir temsiliydi.

Ama sanmayın ki sivil hayatta aynısını yaşamıyoruz. Hayat bazen bizi iyice sıkıp daraltıyor ve bot ile kep arasına olmasa da iş ile ev arasına, eş ile çocuk arasına sıkışıp kalıyoruz. Hatta sıkıştığımızı bile farketmiyoruz.

Oysa dışarda hep renkli bir dünya, nice fırsatlar ve içimizde büyük potansiyeller var. Kafayı suyun üzerinde tutup ufka bakmaktan sakın ha vazgeçmeyelim. Çünkü bizi uya(ndı)racak bir uzman çavuş büyük ihtimalle hiç gelmeyecek…

Leave a Reply